-
Bana bir şeyler anlat
Canım çok sıkılıyor
Bana bir şeyler anlat, anlat
İçim içimden geçiyor
Yanımdasın, susuyorsun
Susuyor, konuşmuyorsun
Bakıyor, görmüyorsun
Dokunsan donacağım
İçimde intihar korkusu var
Bir gülsen ağlayacağım, bir gülsen
Kendimi bulacağım
Depremler oluyor beynimde
Dışarıda siren sesi var
Her yanımda susmuş, insanlar susmuş
İçimde ölen biri var
Vay, vay, vay, vay, vay, vay
Vay, vay, vay, vay, vay, vay
Vay, vay, vay, vay, vay, vay, vay, vay
Vay, vay, vay, vay, vay, vay
Va-va-va-va-va, vay
Vay, vay, vay, vay, vay, vay, vay
Va-va-va-va-va, vay, vay, vay, vay
Vay, vay, vay, vay, vay
Hadi bir şeyler söyle
Çocuk gözlerim dolsun
İçinden "Git" diyorsun, duyuyorum, gülüm
Gideceğim, son olsun
Yanımdasın, susuyorsun
Susuyor, konuşmuyorsun
Bakıyor, görmüyorsun
Dokunsan donacağım
İçimde intihar korkusu var
Bir gülsen ağlayacağım, bir gülsen
Kendimi bulacağım
İçimde soluyorsun
İki can var içimde
Korkular salıyorsun üstüme, korkular
Her an başka biçimde
Depremler oluyor beynimde
Dışarıda siren sesi var
Her yanımda susmuş, insanlar susmuş
İçimde ölen biri var
Vay, vay, vay, vay, vay, vay
Vay, vay, vay, vay, vay, vay
Vay, vay, vay, vay, vay, vay, vay, vay
Vay, vay, vay, vay, vay
Va-va-va-va-va-va-va
Va-va-va, vay, va-va, vay, vay
Vay, vay, vay, vay, vay, vay, vay, vay
Vay, vay, vay, vay, vay
Va-va-va-va-va, vay
Va-va-va, vay, va-va
-
Yağmur yağsın isterdim bu sabah
Merhaba soylu sevdam merhaba
Yağmur yağsın isterdim bu sabah
Merhaba soylu sevdam merhaba
İpil ipil düşşün betona
Merhaba sevgili vatan merhaba
İpil ipil düşşün betona
Merhaba sevgili vatan merhaba
Ve uçuk gece guvercini
Nazlı nazlı uçsun buluta merhaba
Bütün sabahların bu saati
En fazla sevdiğim vakit
Son kez merhaba
-
Çocukluğum çıraklıkta geçti,
Kir-pas içinde.
Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde.
Hapse erken düştüm,
Copla erken tanıştım,
Küçük voltalardan bıktım usandım!
Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda,
Adımlarımı saymadan,
Geriye dönüp bakmadan,
Usanmadan, bıkmadan,
Deli taylar gibi koşmak istiyorum!
Ve görüyorsun ki;
Aşkı beceremiyorum...
Beni kendi halime bırak, yavrucuğum,
Ben yolumu nasıl olsa bulurum...
Upuzun çayırlarda,
Yalınayak koşmak istiyorum.
Saçlarım rüzgâra konuk,
Yüzüm dağlara dönük...
Göğsümün çeperini,
Ölümle sınayan esaret,
Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret;
Kıyasıya vuruşsun istiyorum!
Koşmak... koşmak istiyorum, sevgilim
Dönemezsem, affet...
Firari gecelerin azmanı olmuşum,
Bütün istasyonlarda afişim durur.
Beni bir çocuk bile bulur...
Dokunma bana, çıldırırsın!
Dokunma bana, ellerin tutuşur!
Koşmak istiyorum;
Eksozların, molozların,
Yağmaların kıyısından.
Onca insafsızlıkların,
Onca haksızlıkların,
Manzarasızlıkların, parasızlıkların,
Allahsızlıkların kıyısından...
Kimseye ve hiçbir şeye değmeden,
Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!
Koşmak istiyorum;
Şiirimin ve yumruğumun namusuyla...
Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan
Ve küfür etmeden
Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!.
Avucunu son bir defa,
Ağlamadan tutmak istiyorum;
Gözlerim yüzüne küskün,
Sazım sevgine suskun...
Saati ayrılığa kurmuşum,
Olmaz teslimiyet!
Ziyan aklımı senle bozmuşum,
İçerim felâket!.
Kurşunlara geleyim istiyorum,
Ölmek... ölmek istiyorum, sevgilim
Sağ kalırsam, affet!.
Firari acıların uzmanı olmuşum,
Bütün telsizlerde adım okunur;
Beni bir korkak bile vurur...
Dokunma bana, fişlenirsin!.
Dokunma bana, sen de yanarsın!.
-
Yokluğunun nedeni
Alfasilin'dir, canım
Antibiyotikler ve saatler
Ne kadar dakiktirler, içmesem olmaz
Yokluğunun tünelinden
Dört gün dört gece geçtim
Rüyalarımda yanımdaydın
Hep seni içtim
Kaç şehir geçtim ama olmuyor
Sigaram da seni istiyor
Annem ner'de, diyor
Ağlıyorum sesli sesli
Hem de çok sesli
Ağzı tıka basa dolu pastırma
İçe dışa, başa kıça kar yağıyor
Ona buna, şuna bana laga luga etme
Buralara oralara ar yağıyor
Ağzı tıka basa dolu pastırma
İçe dışa, başa kıça kar yağıyor
Ona buna, şuna bana laga luga etme
Buralara oralara ar yağıyor
Bak, akşam oldu yine
İçime bir kurt düştü
Atsam kendimi mi barlara
İçi dolu bardaklara
Bir içsem, bir içsem
Seni görsem
Bahanemsin zaten, tek bahanemsin
Sığındığım yoksul hanemsin
Sanki annemsin
Olmasam ölecek misin
Pazar, Pazartesi, Salı sabahı ertesi son, aha
Piyango başıma boktur
Bir güvercin kondur
İşe, işe boş ver, işe
Çalış malış, koştur
Meyhaneci Memo etrafı çok acayip kesiyor
Dikran yine âşık, kendinden geçiyor
İnsanlar da bu akşam ne biçim içiyor?
Hadi sen de iç
Sen de iç
Piç
Ağzı tıka basa dolu pastırma
İçe dışa, başa kıça kar yağıyor
Ona buna, şuna bana laga luga etme
Buralara oralara ar yağıyor
Ağzı tıka basa dolu pastırma
İçe dışa, başa kıça kar yağıyor
Ona buna, şuna bana laga luga etme
Buralara oralara ar yağıyor
Ağzı tıka basa dolu pastırma
İçe dışa, başa kıça kar yağıyor
Ona buna, şuna bana laga luga etme
Buralara oralara ar yağıyor
Ağzı tıka basa dolu pastırma
İçe dışa, başa kıça kar yağıyor
-
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir
Ne kadınlar sevdim, sevdim, zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Ne kadınlar sevdim, sevdim, zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır, sanmayın ki beni unuttular
Hâlâ ara sıra mektupları gelir
Gerçek değildiler, birer umuttular
Eski bir şarkı, belki bir şiir
Ne kadınlar sevdim, sevdim, zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Ne kadınlar sevdim, sevdim, zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kim bilir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kim bilir
Ne kadınlar sevdim, sevdim, zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Ne kadınlar sevdim, sevdim, zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır, sanmayın ki beni unuttular
Hâlâ ara sıra mektupları gelir
Gerçek değildiler, birer umuttular
Eski bir şarkı, belki bir şiir
Ne kadınlar sevdim, sevdim, zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Ne kadınlar sevdim, sevdim, zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
-
Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi.
Üşüştü birer birer çakallar üzerime,
Üşüştü her bir yandan göğsüme, ciğerime.
Anne, beni leş gibi yiyip talan ettiler,
Teşhis edilmek için savurdular önüne.
"Yeryüzündeki acıların
Hepsini, hepsini tattım
Heder oldum, ekmeğime tütün kattım
Beni milyon kere yaktılar üst üste
Bir Anka kuşu gibi anne
Kendimi külümden yarattım."
Geceler tanır beni; konarım göçerim ben
Geceler tanır beni; kan damlar içerim ben
Anne, sen beni unut karanlığın bağrında
Kırmızılar ekerim, siyahlar biçerim ben.
Suçüstü yakalandım bölüşürken kalbimi
Suçüstü, kelepçeyle yardılar bileğimi
Anne, ben diyar diyar umudun savaşçısı
Bir tutam sevgi için dağladım gözlerimi.
"Promethus' tum, çiviyle çakılırken taşlara
Ciğerimi kartallara yedirdim
Spartaküs'tüm, köleliğin çığlığında
Aslanlara yem oldum, tükendim
Kör kuyuların dibinde Yusuf'tum
Kerbela çölünde Hüseyin
Zindanlarda Cem Sultan, sehpada Pir Sultan
Kaçıncı ölmem, kaçıncı dirilmem bu
Tanrılardan ateş çaldım
Yüzyıllarca tutuştum, üst üste yandım.
Bir Anka kuşu gibi anne, bir anka kuşu gibi
Kendimi külümden yarattım."
-
Melengecin dalında çifte sığırcık diley
Çifte sığırcık ciğerime ateş değdi öley
Diley, öley gencecik, diley öley gencecik
Zehir pamuk ırgatlığı gavur gündelikcilik
Rinna-rinna nay nay, yüreğim bölündü lay
Damarlarım delindi, kan gider, kan gider
Melengecin dalında cifte saksağan diley
Cifte saksağan
Boynumda dönüp batır öley diley
Şol kahpe devran, diley şol kahpe devran
Ağlarım bir yandan, kan kusarım bir yandan
Rinna-rinnan nay nay, ellerim kırıldı lay
Gözüm seli duruldu, kum gider, kum gider
Melengecin dalında çifte güvercin diley
Çifte güvercin
Eğnimde göynek yok öley diley, ayağım yalın
Diley ayağım yalın
Ölürsem kahrımdan ölduğüm bilin
Rinna-rinnan nay nay, yollarım kapandı lay
Bulutlar parcalandı, gün gider, gün gider
Melengecin dalında çifte ispinoz diley
Çifte ispinoz
Azıktan yetimim öley, öley diley
Katıktan öksüz diley, katıktan öksüz
Dirliksiz, düzensiz hanidir hürriyetsiz
Rinna-rinnan nay nay, künyemiz yazıldı lay
Kervanımız dizildi, can gider, can gider
-
Biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek...
Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara
Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek.
El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet
Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık
Deniz çok uzaktaydı ve dokunuyordu yalnızlık.
Gece uçurum boylarında, uzak çakal sesleri
Yüzümüze, ekmeğimize, türkümüze çarpar geçerdi
Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, tüterdi buram buram
Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi.
Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan' ı,
Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi.
Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza,
Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükendi...
Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı
Nazlıcan saçları fırtınayla taralı
Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine
Oy Nazlıcan... oy canevinden yaralı.
Nazlıcan serin yayla çiçeği
Nazlıcan deli dolu heyecan
Göğsümde bir sevda kelebeği
Nazlıcan ah Nazlıcan...
Artık yenilmiş ordular kadar eziktik, sahipsizdik
Geçip gittik, parka ve yürek paramparça
Gerisi ölüm duygusu, gerisi sağır sessizlik,
Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda.
Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular
Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları
Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca
Titredi ve iki yana düştü kolları.
Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını
Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi
Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine
Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi.
Sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı,
Birazdan ateşi karıştırıp bir cigara saracaktı
Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah
O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı.
Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası,
Ey Bedirhan; kancık pusuların belası
Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana...
Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası.
Bedirhan mor dağların kaçağı
Bedirhan mavi gözleri şahan
Zulamda suskun gece bıçağı
Bedirhan ah Bedirhan.
Biz üç kişiydik
Üç intihar çiçeği
Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Suphi...
-
Tarifi imkansız acılar içindeyim
Gurbette akşam oldu yine rüzgar peşindeyim
Yurdumdan uzak yağmurlar içindeyim
Akşam oldu sürgün susuyor
Tarifi imkansız acılar içindeyim
Gurbette akşam oldu yine rüzgar peşindeyim
Yurdumdan uzak yağmurlar içindeyim
Akşam oldu sürgün susuyor
Dönecekler bir gün
Alkırlara bozkırlara güneşi sunacaklar
Yanacaklar yanacaklar ama
Bir daha yalnız kalmayacaklar
İki gözüm kör olsun
Dönecekler bir gün
Alkırlara bozkırlara güneşi sunacaklar
Yanacaklar yanacaklar ama
Bir daha yalnız kalmayacaklar
İki gözüm kör olsun
Tarifi imkansız sancılar içindeyim
Gurbette akşam oldu yine rüzgar peşindeyim
Yurdumdan uzak yangınlar içindeyim
Akşam oldu sürgün ağlıyor
Tarifi imkansız sancılar içindeyim
Gurbette akşam oldu yine rüzgar peşindeyim
Yurdumdan uzak yangınlar içindeyim
Akşam oldu sürgün ağlıyor
Dönecekler bir gün
Alkırlara bozkırlara güneşi sunacaklar
Yanacaklar yanacaklar ama
Bir daha yalnız kalmayacaklar
İki gözüm kör olsun
Dönecekler bir gün
Alkırlara bozkırlara güneşi sunacaklar
Yanacaklar yanacaklar ama
Bir daha yalnız kalmayacaklar
İki gözüm kör olsun
-
Bir kenar mahalleliyim
Mecburen parasızdır ceplerim
Fabrikada satılık sendika
Ağzımı açsam sokaktayım
Bir kenar mahalleliyim mecburen kavga ederim
Markette köpek öldüren şarabı
Bekçilerle naralı gecedeyim
Bir kenar mahalleliyim
Mecburen kılıksız gezerim
Beyoğlu'nda pupa yelken polisler
Rüzgârına değer sopa yerim
Bir kenar mahalleliyim
Mecburen uzaktan severim
Ev önlerinde babalar
Kızlına baksam cinayet sebebiyim
-
Bir acemi düşte gördüm
Ağlayan gülüşte gördüm
Bir acemi düşte gördüm
Ağlayan gülüşte gördüm
Güller açmıştı yeni ülke
Bayram yeriydi çarşılar
Ölüleri halayda gördüm
Güller açmıştı yeni ülke
Bayram yeriydi çarşılar
Ölüleri halayda gördüm
Devasa ateşler yanmış çadır kurulmuş dağlara
Külleri savrulur durur karışıyor yıldızlara
Devasa ateşler yanmış çadır kurulmuş dağlara
Külleri savrulur durur karışıyor yıldızlara
Aylar boyu yollar gittik
Kanal boyunca, sınır boyunca
Aylar boyu yollar gittik
Kanal boyunca, sınır boyunca
Ay ışığı şamdan değil ay ışığı şamdan değil
Ölüm olunca, ölüm olunca
Ay ışığı şamdan değil ay ışığı şamdan değil
Ölüm olunca, ölüm olunca
Devasa ateşler yanmış çadır kurulmuş dağlara
Külleri savrulur durur karışıyor yıldızlara
-
Ona hergün rastlardım kuyruğun bir ucunda
Bir minibüs parası sımsıkı avucunda
Uykusuna doymamış kırpışan gözlerine
Anlarsa baktığımı başı inerdi öne
Bildiğim kadarıyla ölmüş anne-babası
Okulundan koparıp işe koymuş ablası
Ne rüyalar görürdü kim bilir yol boyunca
Hep gülümserdi yüzü ansızın uyanınca
Bir minik kız çocuğu saçları darmadağın
Yollarda yalın ayak üşür üşür üşür elleri
Bir minik kız çocuğu saçları darmadağın
Yollarda yalın ayak üşür üşür üşür elleri
Meraklandım bir kaç gün durakta görmeyince
Tanıyanlar söyledi inanmadım ilk önce
Dalmış bir gün rüyaya mavi önlük içinde
Fabrika değil sanki bir okul bahçesinde
İşte o an dişliler kapmış iki elini
Böyle ödemiş yavrum rüyanın bedelini
Tebessüm donup kalmış ağzının kenarında
Soluvermiş minik kız henüz ilk baharında
Bir minik kız çocuğu bir minik kuş yüreği
Ölümün kucağında üşür üşür üşür elleri
Bir minik kız çocuğu bir minik kuş yüreği
Ölümün kucağında üşür üşür üşür elleri
Bir minik kız çocuğu bir minik kuş yüreği
Ölümün kucağında üşür üşür üşür elleri
Bir minik kız çocuğu bir minik kuş yüreği...