-
Something’s in the-
– İçinde bir şey var-
***
Something’s in the air right now
– Şu anda havada bir şey var.
Like I’m losing track of time (time, time)
– Zamanın izini kaybediyormuşum gibi (zaman, zaman)
Like I don’t really care right now, but maybe that’s fine
– Şu an gerçekten umurumda değil gibi, ama belki de sorun değil
You weren’t even there that day
– O gün orada bile değildin.
I was waitin’ on you (you, you)
– Seni bekliyordum (sen, sen)
I wondered if you aware that day was the last straw for me and I know
– O günün benim için bardağı taşıran son damla olduğunu biliyor musun diye merak ettim ve biliyorum
***
I sent you flowers
– Sana çiçek gönderdim
Did you even care?
– Hiç düşündünüz mü?
You ran the shower and left them by the stairs
– Sen duş koştu ve merdivenlerden onları terk
Ooh-ooh-ooh, ooh, ooh
– Ooh-ooh-ooh, ooh, ooh
Ay-ay-ay-ay, ay, ay
– Ay-ay-ay-ay, ay, ay
***
Thought you had your shit together, but damn, I was wrong (wrong)
– Bokunu bir araya getirdiğini sanıyordum, ama lanet olsun, yanılmışım (yanlış)
You ain’t nothin’ but a lost cause (cause, cause)
– Ben (neden hiçbir şey ama ümitsiz vaka değilsin, neden)
And this ain’t nothin’ like it once was (was, was)
– Ve bu bir zamanlar olduğu gibi bir şey değil (oldu, oldu)
I know you think you’re such an outlaw
– Böyle bir kanun kaçağı olduğunu düşündüğünü biliyorum.
But you got no job (job)
– Ama işin yok (iş)
You ain’t nothin’ but a lost cause (cause)
– Sen kayıp bir nedenden başka bir şey değilsin (çünkü)
And this ain’t nothin’ like it oncе was (was)
– Ve bu bir zamanlar olduğu gibi bir şey değil (oldu)
I know you think you’re such an outlaw
– Böyle bir kanun kaçağı olduğunu düşündüğünü biliyorum.
But you got no job
– Ama iş güç yok
***
I used to think you were shy (shy)
– Utangaç olduğunu düşünürdüm (utangaç)
But maybe you just had nothing on your mind
– Ama belki de aklında hiçbir şey yoktu
Maybe you were thinkin’ ’bout yourself all the time
– Belki de sürekli kendini düşünüyordun.
I used to wish you were mine (mine)
– Eskiden benim olmanı isterdim (benim)
But that was way before I realized
– Fark ettim önce ama bu şekilde oldu
Someone like you would always be so easy to find
– Senin gibi birini bulmak her zaman çok kolay olurdu
So easy (so easy)
– Çok kolay (çok kolay)
He-hee, mm-mm-mm, mm
– He-hee, mm-mm-mm, mm
***
Gave me no flowers
– Bana hiç çiçek verdi
Wish I didn’t care
– Umurumda değildi keşke
You’d been gone for hours
– Saatlerdir yoktun.
Could be anywhere
– Her yerde olabilir
Ooh, ooh-ooh, ooh-ooh
– Ooh, ooh-ooh, ooh-ooh
Ah-ah-ah-ah-ah
– Ah-ah-ah-ah-ah
***
Thought you would’ve grown eventually, but you proved me wrong (Wrong)
– Sonunda büyüyeceğini düşündüm ,ama beni yanlış kanıtladın (yanlış)
You ain’t nothing but a lost cause (cause)
– Sen kayıp bir nedenden başka bir şey değilsin (neden)
And this ain’t nothing like it once was (was)
– Ve bu bir zamanlar olduğu gibi bir şey değil (oldu)
I know you think you’re such an outlaw (yeah)
– Böyle bir kanun kaçağı olduğunu düşündüğünü biliyorum (Evet)
But you got no job (no job)
– Ama işin yok (iş yok)
You ain’t nothing but a lost cause (cause)
– Sen kayıp bir nedenden başka bir şey değilsin (neden)
And this ain’t nothing like it once was (was)
– Ve bu bir zamanlar olduğu gibi bir şey değil (oldu)
I know you think you’re such an outlaw (think you’re such an outlaw)
– Böyle bir kanun kaçağı olduğunu düşündüğünü biliyorum (böyle bir kanun kaçağı olduğunu düşünüyorum)
But you got no job
– Ama iş güç yok
***
What did I tell you?
– Sana ne demiştim?
Don’t get complacent
– Kendini beğenmiş olmayın
It’s time to face it now, na-na, na-na, na-na
– Şimdi yüzleşmenin zamanı geldi, na-na, na-na, na-na
What did I tell you?
– Sana ne demiştim?
Don’t get complacent
– Kendini beğenmiş olmayın
It’s time to face it now, na-na-na
– Şimdi yüzleşmenin zamanı geldi, na-na-na
-
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı
Elbet vardır demiş büyükler
Sulanmış akşamüstü bahçelerinde
Dostluk kokan kahveler içmişler
Ah çok mu zor karşıki komşuya
Serin sabahlarda bir günaydın demek
Ah çok mu zor eve dönüşlerde
Yoldan geçenlere iyi akşamlar demek
Yok artık her gün son seferde geçerken
Tüm yalıları selamlayan kaptan
Ya da ince bir tebessümle balıkçıdan
Küçücük paketini alan madam
Arıyorum nerde o bahçeler
Dostluk dumanıyla tütsülü geceler
Kaybetmeyin bu fotoğrafları
Kaybolan dünümün son yadigarları
Karanlıkta kaybolmuşsa eğer zaman
Yoksa aşk için konuşmaya bir an
Utanırsam bir gün eğer ağlamaktan
Düş olup akarım camlardan
-
Ben bir türlü kıramadım
Yar şu kara bahtımı
Sevdalarda yenildim
Alamadım tadını
Her sevdanın sonu aynı
Hep acı ve hep efkar
Her sevda sonrası sancı
Aynı dertler yaralar
Yine yollar yolculuklar
Yine terki diyar
Bilinen son ayrılıklar
Yine terki diyar
Yine yollar yolculuklar
Yine ayrılıklar
Bilinen son yalnızlıklar
Yine terki diyar
-
Evlerinin önü yoldur
Yolun sonu karakoldur
Kurban olam suna gelin
Gel testini bizden doldur.
Şu dağların burcu musun?
Yar boynumun borcu musun?
Kurban olam suna gelin
Sen kötünün harcı mısın?
Al fadimem,bal fadimem
Yanakları gül fadimem
Uyan uyan sabah oldu
Su başına gel fadimem
-
Her gün sonbahar
Sensiz üşüyorum
Dinmek bilmiyor
Yağmur fırtına
Her gün karanlık
Her gün bir ayrılık
Bitmek bilmiyor
Her gün aynı aynı sıkıntı
Her gün gidiyorsun
Sanki yeni baştan
Bıktım artık yalnız uyanmaktan
Günler geçmiyor sensiz
Tükendim artık sevda çekmekten, gel
Her gün pazartesi
Her gün gidiyorsun
Yaşanan hep aynı
Aynı yalnızlık
Her gün karanlık
Her gün bir ayrılık
Bitmek bilmiyor
Her gün aynı aynı sıkıntı
-
Dur buraya kadar
Sanma dişine göre
Bir anda aslan kesilirim
Yeri gelince
Aşk ayağa düşmüş
Bir oyun kimine göre
Bak olan sana olur
Beni kaybedince
Bu, Kalbimin amansız feryadı
Bu, yalnızca aşkımın son çağrısı
Vay sevebilene
Vay aşkolsun kırabilene
Allah kolaylık versin
Sevda bu delicesine
Eyvallah olsun eyvah
Sevdim ah körü körüne
-
taşırım ben hasretin yükünü
acılarım koynumda sır gibi
açarım baharda çiçek gibi
dolarım içine gün gibi
yeter ki sen üzülme
kendine dert etme
varsın uzasın yollar
sen aşkımdan vazgeçme
yeter ki sen üzülme
kendine dert etme
seni bir ömür beklerim
sen aşkımdan vazgeçme
karışır hüzünlenirim sen aldırma
susar dillerim yanarım ben aşkınla
karışır hüzünlenirim sen aldırma
içimde taşırım sesini hala
-
Bilmem Meni Neycün Atmış Unutmuş
Ehdi Peymanına Gurban Olduğum
Yoksa Özgesine Üzünü Tutmuş
Yeni Sevdasına Gurban Olduğum
Men Dilberi Sordum Gelib Gedenden
Dediler Küsmüştür Barışmaz Senden
Men Iltifat Ettim O Gacdı Menden
Gaçgın Edasına Gurban Olduğum
O Menim Sevgilim O Menim Sonam
Onsuz Üzüm Gülmez Açılmaz Aynam
Bilmem Harda Galdı O Nazlı Durnam
O Hoş Sedasına Gurban Olduğum
Hicranı Galbimi Yandırar Yakar
Gözlerim Yollara Bakar Hey Bakar
Müşvig Seni Anar Sensiz Odlanar
Bitmiş Hayalına Gurban Olduğum
Arakçının Mendedir Ceyran
Sermişem Çemendedir Ceyran
Alem Gözele Dönse Ceyran
Menim Gözüm Sendedir Ceyran
Aşığın Çokdur Senin Çokdur
Kipriğin Okdur Senin Okdur
Derdinden Men Deliyem
Heç Haberin Yokdur Senin Yokdur
Derdinden Men Deliyem Ceyran
Haberin Yokdur Senin Ceyran
Sene Men Gül Demerem Ceyran
Gülün Ömrü Az Olar Ceyran
Sene Bülbül Deyerem Ceyran
Bülbül Hoş Avaz Olar Ceyran
-
Ah gidişler, sonsuz gelişler
Beklenen düşler
Ah gidişler, sonsuz gidişler
Yıllanan düşler
Dur birazcık, çok zamansız
Bu kaçış a canım
Gel birazcık, yok zamanım
Dur biraz a canım
Sorma nedir,nedir bu halim
Bilsem ağlarım
Gece geçmez böyle, gece sonsuz ülke
Başı boş duygular, her yanda, her yanda
Gece geçmez böyle, gece sonsuz ülke
Gece her şeyi, her şeyi unutturmaya
Gece sensizliğe, sensiz geçen ana
Can yakan her şeye elveda, elveda
Kim bilir sen nerde, kim bilir ben kimle
Sürükler beni kapkara uçurumlara
Ah gidişler, ah gidişler
Durma sev a canım
Gel birazcık, sev birazcık
Durma sev a canım
Ah gelişler, neden gidişler, Bilsem ağlarım
Sorma nedir, nedir bu halim
Bilsem ağlarım
-
Buz rengi ay ışığında
Kıvrılıp giden yollar
Sana mı uzanır, uzanır canım
Yokluğuna mı yoksa
Yüreğimin o güneşsiz
O karanlık köşesinde
Yeşeren umut filizine
Gözüm gibi bakacağım
İnan, inan, inan deli balım
Bir yaban elde sen, bir yaban elde ben
Düşte olsa razıyım sessizce çıkıp gelsen
Günlerce gözlerinde erisem konuşmadan
Yansam ateşlerinde tenine dokunmadan
İnan, inan, inan deli balım
Çok uzak bir aleve
Uçan bir kelebek gibi
Bilmem sana mı uçarım canım
Yangınına mı yoksa
Gün gelecek deli balım
Bunca hasretten sonra
Bir masalın sonu gibi
Kollarında olacağım
İnan, inan, inan deli balım
-
Ben kuytularda öylece yalnız
Her şeyin farkında çaresiz
Ben çırılçıplak ben yaralanmış
Sevgiye tutsak bırakılmış
Her gün dalgalı bir deniz olsam
Yalandan adacıklar kursam
Ak saçlı bilge bir ermiş olsam
Umutlu bir öykü anlatsam
Bir ağacın gölgesinde gündüz boyanır gece
Kendinden korkmuyorsan eğer
Bir balıkçı teknesinde yıldızlar masmavileşir
Sevdaya inanmışsan eğer
Ben akşamlarda öylece üzgün
Gün batımında yanar yüzüm
Eski bir aşktır tüm çıkarlarım
Açar kapıyı uğurlarım
Her gün sevdalı bir bulut olsam
Dağların sırtına yaslansam
Başı göklerde uçurtma olsam
Penceresiz evleri sarsam
-
Seni Dünya paylaşamıyor, şiirlerin bin dilde
Seni senden okumak var ya seni aynı dile
Mezarın orada olsa burada olsa ne olur
Tepende bir taş olsa çınar olsa ne olur
Kitapların özgür artık, müjdeler olsun Nazım
Sen yazmaya devam et, hasreti yazma Nazım
Varna önlerindeydin, Sen artık döndün Nazım
Karadeniz köpürdü, memlekettesin Nazım
Nazım Hikmet memleket, memleket Nazım Hikmet
Kafiye için yazmadım, hasret sana memleket