Mektubunda,gözümde tütüyor demişsin şimdi,
Bir ucu denize uzanan dar sokağımızın,
Arnavut kaldırımları bile,
Hatta,hacı İsmail efendinin tahta kepenkli bakkal dükkanı,
Hangi zat-ı muhtereme ait olduğunu pek bilmediğimiz,
Önünden her geçtiğimizde,o küçücük ellerimizi açıp,
Dualar ettiğimiz türbe,
Arka mahallenin çocuklarına,
Paçalı güvercinler sattığımız o günler,
En sevdiğimiz oyundu hatırlar mısın körebe,
Demek ki,demirci Rüstem”in oğluna verdiler sonunda Şükran”ı,
Hala oynuyor mu demişsin iki film birden,
Birinde Ayhan Işık başrollerde,
Bana kalsa değil bir satırı,
Yazmazdım ya sana tek kelime,
Yaz diyor, bende yazıyorum işte,
Annen,yani makbule teyzenin hatırı,
Aslında küfür kafir gelse de dilime,
Bilirsin; ta okul yıllarından sevmemiştik birbirimizi,
Kırgınım sana,hani şimdi tutup,
Nereden çıktı demeyesin bu mektup,
Selam kelam etmemişsem sebebi malumundur,
Ha,sonra biz senin kadar mürekkep yalamadık hani,
Lafa nerede başlanır.nerede biter,
Bırak mektupta,biz sevdiğimize bile süslü laflar edemedik hiç,
Neyse,bilmem haberin var mı?
Memduh amcayı,yani babanı kaybettik,
Ne vakit hal hatır sormaya gittiysem size,
Hep kapı önünde bulurdum,
Karşı yola doğru dururdu öylece solgun yüzü,
Gelmez diyordu,gelmez bu dürzü,
Senin anlayacağın gözleri açık gitti rahmetlik.
***
Annen sakın duymasın diyorsa da,Salih,
Benden söylemesi,annen geçenlerde evi tefeci tahir”e sattı
Babanın birikmiş borçlarını öylece kapattı,
Hani; doktor,hastahane,ilaç falan,
Olsa olsa şimdi kefen parasıdır elinde kalan,
Bi ara, bi sor ulan,
Bu nasıl bir nefret ki hala bitmedi,
Ulan Salih,ulan Salih,
Yoksa ciğerini oralarda itler mi yedi,
Bir mektup yaz,bir şeyler karala,
İstersen kız bağır,binbir küfür sırala,
Ne dersen de işte,
Zannedersem,annenin de gözleri açık gidecek bu gidişle.
Adresini Sarı Tijen”den aldım,
Önceleri yok,mok dedi,yemin billah,
Neyse imana geldi,
Bakma sen sarıdır,marıdır,yine de iyidir.
Bak Salih,lafı fazla uzatmayacağım,
Geçenlerde sahilde ki bizim kahvede,
Adaşın Salih,kirkor amca,kasap Nedim,
Dört kol pişti atıyorduk ki;
Mahalleden bir ufaklık,nefes nefese;
Makbule teyze,Makbule teyze,
Bir koşu vardık ki,
Çoktan Çapa”ya kaldırmış Sarı Tijen,
İlaç,serum,oksijen,
Korkma,mahalleli aramızda toplayıp masrafları ödedik,
Helali hoş olsun,
Makbule teyzenin az mı su böreğini yedik.
Bir ara doktor dışarı çıkıp,
Başını iki yana sallayıp,haber verin dedi,
Kimi,kimsesi yok mu?
Hep bir ağızdan var dedik, var biziz kimi kimsesi,,
Ulan Salih,ulan Salih ciğerini yoksa oralarda itler mi yedi.
***
Dün gece sıra bendeydi,bendim başında bekleyen,
Bir ara gözlerini açtı,
Elini tuttum,gözlerine takılıp kalmış yaşları usulca sildim,
Yastığın altından küçük bir torba çıkarıp;
Al sende kalsın yavrum,kefen param,
Hani,yarın emri hak olursa dedi,
Öyle bir sıkmışım ki yumruklarımı,
Öyle bir vurmuşum ki duvara,
Küfürün adına günah demişler ha,tövbe.tövbe,
Ulan Salih,ulan Salih,hani bir elime geçsen kazara.
***
Kış diyor mevsim,gelmeye kalkmasın,
Hele bir gelsin bahar yaz,
Sen yine de iyi olduğumu yaz,
Nasıl da tevekkel,nasıl da teslim kaderine,
O an var ya,o an sanki kör bıçaklar soktular en derine,
Yüzünü cama döndü,
Biliyordum ki ağlıyordu,
Elinin tersiyle yüzünü silerken,
Dağlar başına oğul,
Gelen yaşıma oğul,
Sana umud olanın,
Toprak başına oğul,
Kış diyor mevsim,gelmeye kalkmasın,
Hele bir gelsin bahar yaz,
Sen yinede iyi olduğumu yaz,
Son kez gözlerini aralayıp,
Salih”im dedi,Salih”im,
Annen sana Salih”im dedi de,
Sen,bi daha anne diyebilecek misin?
Anne ben geldim kapıyı aç,
Anne karnım aç,
Başım kaşınıyor anne,
Başımı kaşı,
Anlat diyebilecek misin masal anne,
Hani yarım kalmıştı ya dünkü;
Yok Salih yok,
Sen,sen bi daha hiç anne diyemeyeceksin!
Annen,annen ÇÜNKÜ….