Fırtınadan Önce Şarkı Sözleri
Mehmet Celal Fırtınadan Önce şarkı sözleri 7/24dinle.com'da! Birçok kişinin aklında yer edinen Mehmet Celal Fırtınadan Önce şarkı sözleri ve nakaratı dinleyenler tarafından merak ediliyor. Sanatçının hayranları tarafından en çok beğeni alan şarkıları arasında bulunan Fırtınadan Önce sözlerine buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca dilediğiniz sosyal medya platformundan sözleri paylaşabilirsiniz.
Mehmet Celal
Fırtınadan Önce
-
Aynı yalınlıkla ölmek isterim
Kırda bir çiçek gibi sakin
Yıldızlar parlasın üstümde
Yeryüzü uzansın altımda sessiz
***
Yıldızlar parlasın üstümde
Yeryüzü uzansın altımda sessiz
Öldüğümde şafak vaktinde yarın
Ağlamayın mezarımın baş ucunda
***
Olmayacağım toprağın altında
Özgürlük rüzgârıyım ben
Olmayacağım toprağın altında
Eseceğim üzerinde ülkemin
Olmayacağım toprağın altında
Eseceğim üzerinde ülkemin
***
Geleceğim bazen uykudayken sen
Beklenmedik uzak bir konuk gibi
Sokakta bir başıma koyma beni
Kapıyı sürgüleme üstümden
***
Usulca girecek, bir yere ilişeceğim
Bir zaman karanlıkta bakacağım yüzüne
Görüntün doyasıya dolunca gözlerime
Seni kucaklayacak ve çıkıp gideceğim
Görüntün doyasıya dolunca gözlerime
Seni kucaklayacak ve çıkıp gideceğim
***
Özgürlük rüzgârıyım ben
Olmayacağım toprağın altında
Özgürlük rüzgârıyım ben
Eseceğim üzerinde ülkemin
Özgürlük rüzgârıyım ben
Eseceğim üzerinde ülkemin
***
Dürüstçe yaşadım ben
Yüzüm güneşe dönük öleceğim
Özgürlük rüzgârıyım ben
Olmayacağım toprağın altında
Eseceğim üzerinde ülkemin
-
Aşksız ve paramparçaydı yaşam
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
Bir kavganın güzelliğinde sevdim
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
***
Ne dudaklarda yarım şiirler
Ne solmuş aşk ve deniz
Uçurumlarda direnen güller
Törenlerle yakılmıyordu henüz
Dimdik ayaktaydı bitimsiz çoşkular
Bazen aşılmış
Bazen aşılmak üzere
O serdengeçti yaralı tutkular
***
Bir deprem çağının birdenbiresinde
Önce görevler silahlandı önümüzde
Sonra kurallar ve kapkara baskılar
Kesildi sanki sözlerin soluğu
Türküler yetişmez oldu ahlara
İşte içlenmenin o en içli anında
Yalnızca sen kaldın kollarımda
Yalnızca sen
Dağlı çiçeklere döndü gözlerin
Hep mutluluk açtı kırlarımda
***
Su ve ateş çağındaydı soluğumuz
En umutsuz geceyarılarında
En ıssız yollarda bırakıldık hep
Yıkılmadık
Günün bir yüzünde avuçlarken güneşi
Bir yüzünde yeniden düştük toprağa
Korkmadık
Yüreğimizle parçaladık en sert kayaları
Filizlenip uzandık dostluğun gökyüzüne
En bereketli yağmurları
Hep kendi soluğumuzla yarattık
***
Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
Aşk ile sevmek bir güzelliği
Ve dövüşebilmek o güzellik uğruna
İşte yüzünde badem çiçekleri
Saçlarında gülen toprak ve ilkbahar
Sen misin seni sevdiğim o kavga
Sen o kavganın güzelliği misin yoksa
***
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
Bir kavganın güzelliğinde sevdim
Bin kez budadılar körpe dallarımızı
Bin kez kırdılar
Yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
Bin kez korkuya boğdular zamanı
Bin kez ölümlediler
Yine doğumdayız işte yine sevinçteyiz
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
-
-
Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
Suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
Ellerimiz taşın ve toprağın elleri
***
Yağmura susamış sabahlarla çoğalırdık
Törenlerle dikilirdik burçlarınıza
Türküler söylerdik hep aynı telden
Aynı sesten aynı yürekten
Dağlara biz verirdik morluğunu
Henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz
***
Tarihin her anı tanıktır bize
İlk kez bu topraktan dinlemiştik
Toprak bölünüp parçalandığı zaman
Çitlerle çevrilip sınırlandığı zaman
Acının ilk yangını
O zaman tutuşmuştu içimizde
Sevginin ilk yaprağı o zaman solmuş
O zaman kurumuştu ellerimizde
***
Hangi zulümlerin bıçağıydı yaşanan
Hangi isyanların elmas şafağı
Yine yaralı bir kuştu kimliğimiz
Bakardı bulutların taa üstünden
Yerin taa derinliklerine
Toprak bile usanırken kanla sulanmaktan
Yine de basıla basıla canlara
Bir sürü bayraklar dikilirdi burçlara
İlk sancısıydı sanki toprağın
Yanarak geçmişti bütün mevsimler
Şatolar yükselmişti etlerimizden
Kemiklerimizden kaleler
Kimler basmamıştı o dağ yüreğe
Basıp da yükselmemişti kimler
Nice krallar nice prensler
Nice sultanlar nice beyler
Surlar saraylar katedraller
Çan kuleleri ve minareler
Ve daha niceler daha niceler
***
Siz ki anlardınız o aşkın dilinden
Uzak da olsa bir umut adına
Ölümüne çileler çekerdiniz yıllar boyu
Şiirlerde türkülerde tanımıştım
Soluğunuzda yaban menekşelerinin kokusu
Gözlerinizde yıldızlar
Ve serin pınarları sonsuz uğultusu
Dağlar sizi yaşardı her haksızlıkta
Ormanlar sımsıcak dostluğunuzu
***
Ne zaman başlasa bir zulüm tufanı
Bir çığlık düşse sulara
Sığmazdınız kabınıza taşardınız
Irmaklar adınızı çizerdi toprağa
Değil mi ki hep o aşkların uğruna
Özlemi duyulunca özgürlüklerin
Öfkesini gökyüzüne çalan
Bir şimşek gibi dalardınız yaşama
***
Şimdi nedir sanki yaşadığımız
Hangi tutsaklığın gecesidir
Hangi bağımsızlığın yarım sabahı
Ne tanrılar değişmiş ne tarih
Putlar kırılmış ve rüzgar esiyor belki
Dağlar aşınıyor kendi keyfince
Bir türlü kurumuyor o kan pınarı
Beylerden krallara kalıyor
Krallardan saraysız yeni beylere
***
Dev bacalar yükseliyor üstümüzden
Kemiklerimizden gökdelenler
Kimler basmıyor bu dağ yüreğe
Basıp da devleşmiyor kimler
Nice şirketler nice bankerler
Nice petrolcüler nice armatörler
Kasalar bankalar holdingler
Silah fabrikatörleri ve işbirlikçiler
Ve daha niceler daha niceler
Boşuna değil bu telaşlı sessizlik
Bu gök çatlaması gece vakti
Ve haykırışlarımız
Biliyorum yine sizlerden uzak
Yine yaralı bir kuştur kimliğimiz
Bakarız bulutların taa üstünden
Yerin taa derinliklerine
Ve gerilip sonsuzluğun zincirsiz aşkına
Güneş doğru her yükselişimizde
Kana bulanır kınalı göğsümüz
Güller açılır kan bahçelerimizde
***
Bu diken tarlalarının ötesi
Biliyoruz ki baharda bir nar bahçesi
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
-
Ölmeden önce güneşteydi gözleri
İşte bu yüzden
Ölürken ışıl ışıldı son sözleri
***
Yıllar okyanusta yorgun bir gemi
Ve yaşam
Karada ağlayan bir sevgiliydi
***
Aşkı sordular her yolcuya
Dostluğu ve içtenliği sordular
En büyük engeller önünde bile
Dağlara karşı hep yürekle konuştular
Ağrı oldular
Kafkas oldular
Araya giren her yüce dağın ardından
Ayrılıklara karşı inançla durdular
***
Kapkara bir çığlıktı her umut
Ağlamakla gülmek arasında yaşanan
Çiğnenip yutulan mektuplar kimeydi
Demir kapılara yazılan şiirler
Ve tel örgülere çizilen resimler kime
***
Yaşamak denilen bu yüce şiir
Bir yaz yağmuru değildir insanda
Öyle etkisiz
Öyle selamsız geçer mi sanıldı
Mutluluk denilen o büyük özlem
Bir bülbül şarkısı değildir şafakta
Öyle sessiz
Öyle soluksuz biter mi sanıldı
***
Varsın yeşermemiş olsundu bahçeler
Karlar erimemiş olsundu dağlarda
Hatta çığ basmış yollar ağzında
Henüz kuşatmış olsundu yürekleri
Tutuşurdu yine bir dal parçası
Kıvılcımlanırdı içten içe
Oyulurdu derin derin
Yanardı bir kuşun ecelsiz ölmesine
***
Yaşanan günde aranmaz her şey
Öyle ezbere değil bu devinme
Gün olur vurulur şarkılar
Gün olur sevinçle dolar ezgiler
Çevrilir geçmişin tozlu yaprakları
Yığılır yıllar yıl üstüne
Devrilir yeniler eski üstüne
Hep aynı yol aynı uçurum serüveni
Her doğum yeni bir ölüm üstüne
***
Ne gönlümüzün coşkularınadır sözümüz
Ne ölmüş bir aşkın solgunluğuna
Ey gözleri güneş soluğu
Yüreği dağ doruğu doğa
Bu seslenişimiz yalnızca sana
Yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
Söylenecek sözümüz bitmedi daha
***
Bulvar gürültüsü değildi yaşanan
Vitrin kalabalığı değildi
Ölümlü dağlardı bir yanları
Çiçekleri yas içinde ağlaşan
Bir yanları boğulan ırmaklardı
Ki suları kan içinde çağlaşan
Hangi saz çalabilirdi o sessizliği
Hangi dil varabilirdi söylemeye
Sazları türkü suçlusuydu onların
Sözleri sabır ve çile bağrışan
***
İmdat ufuklarında bir ışık mıydı
Pembe çocuk gülüşlü bir el
Kara kartal bakışlı bir göz müydü
O yüzler yabancı değildi kimseye
Hani güle uzanmışsa o eller
Sarı bir diken sırıtmıştı sessizce
Hangi sevgiye dalmışsa o gözler
Yaralı bir şiir okunmuştu içinde
***
Sevdalıydılar suyun ve toprağın aşkına
Tepeden tırnağa inaçlıydılar
Düğüm düğüm bağlanan öfkeleri
Yüreği sarsan türküler gibi
Gönüllerde şahlanacaktı bir gün
Ve ilmik ilmik atılan sevinçleri
Toplayıp sonsuz maviliklerden
Özgürlüğü ağzından öpeceklerdi bir gün
***
Günler boyu çiçekler kırıldı belki
susmadı tomurcuklar
Haberler salındı dört bir yana
Kimlerdi yanıtsız ölümlerde kalan
Ne sevgi susuzu korkusuzluğadır sözümüz
Ne bilinç yoksulu kahramanlığa
Ey her soruda bin şimşek çakışlı
Her yüzde bin kelebek kalkışlı doğa
Bu seslenişimiz yalnızca sana
Yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
Söylenecek sözümüz bitmedi daha
***
Kıraç topraklara sulak mı denildi
Ateş böcekleri yıldız mı bilindi
Yüründü nakış nakış umutlar diye
Sonsuz ve güzel ufuklar diye
İhbarlar ve ihanetler içinde
Yüründü korkusuz ve yarınsız
Yağmur kalabalığı kurşun üstüne
***
Hayır
Hiçbir zamanı göstermiyordu saatler
Yavruydu
Coşkuluydu
Gökyüzüne karşı uçurumlar tutkunuydu
Kirli bir kentin alnında ilk kurban
Okullardan kırlara bir ezgi
Kırlardan dağlara bir destan
Ve o günkü durum
Her şey ölüm kadar acı
Hangi özgürlüğün açlığıydı bu
Hangi tarihin yarım kalmış inancı
***
Bütün sesler ihanet tonunda sanki
Bütün gözler ihbar kuşkusunda
Aranıyor ışık – aranıyor su
Yoksul bir kör dövüşü müydü bu
Ceylansız bir av partisi mi yoksa
Işık gün ortasında
Su nehir yatağında
Ey kül kokan zamanın irin yarası
Kuduzluğun bütün salyaları boşuna
***
Her solukta bir aşkın doru rüzgarı
Ve her gelincikte bir rengin
Çoğul anlamı koşuyor içimizde
Bir filizlik fidan değil
Bir umutsuz güman değil
Bir doğuştur bu şafak diliyle
Bir ırmak olup sonsuz yürüme
Bir çığ olup yürüdükçe büyüme
Serüven değil – çıkar değil
Baharın sancısıyla düşmüş yüreğe
***
Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
Ne tan atışı doğumların sevincine
Ey bir elinde mezarcılar yaratan
Bir elinde ebeler koşturan doğa
Bu seslenişimiz yalnızca sana
Yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
-
-
Kızıl bir karanfil tutmak için
Sıkılan binlerce yumruklar
Sınıf kinini kusmak için
Saflara dizilen yürekler
Yepyeni bir dünya kurmak için
Saflara dizilen yürekler
***
Komsomollar
Kavgada parti neferleri
Komsomollar
Devrimin tunç bilekleri
***
Akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını
Salkım söğütler yıkıyordu suda saçlarını
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
Koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere
Birdenbire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından
***
Yaralı bir atlı yuvarlandı atından
Bağırmadı
Gidenleri geri çağırmadı
Baktı yalnız dolu gözlerle uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına
Ah ne yazık ne yazıkki ona
Dört nala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak
Beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak
Nal sesleri sönüyordu perde perde
Atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde
Düşerken komsomol kökleriyle
Filizleniverdi toprak
***
Yepyeni genç neferleriyle
Safları sıkılaşarak
Komsomollar
Kavgada parti neferleri
Komsomollar
Devrimin tunç bilekleri
Komsomollar
Düşersen devrim şehidi
-
Proletarya partisi savaşta en ön safta
İspanya'yı
İspanya'nın çiçeği
En kırmızı çiçeği halkın
Omuz omuza dört taburla
Dövüşüyor Madrid sokaklarında
Anacığım anacığım
Bak şuraya
Şarkılarla yürüyor alayımız
Yürüyor savaşa doğru
Non parasan
Yürüyor faşizme
-
Bolviyali küçük asker bolviyali küçük asker
Sırtında tüfeğin gidiyorsun
Bolviyali küçük asker bolviyali küçük asker
Sırtında tüfeğin gidiyorsun
***
Tüfeğin amerikan mali, tüfeğin amerikan malı
Tüfeğin amerikan mali, tüfeğin amerikan malı
***
Senyor valentos ver diyor onu sana
Senyor valentos ver diyor onu sana
Mistır cansının parmağını
***
Senyor valentos ver diyor onu sana
Senyor valentos ver diyor onu sana
Mistır cansının parmağını
***
Kardeşini vurman için, kardeşini vurman için
Kardeşini vurman için, kardeşini vurman için
***
Kim bu ölü bilmiyor musun?
Kim bu ölü bilmiyor musun?
Bu ölü che guevera
***
Arjantinli kübalıydı, arjantinli kübalıydı,
Arjantinli kübalıydı, arjantinli kübalıydı
En iyi dostundu senin
Bolivyalı küçük asker
***
Yoksulların dostuydu
Doğudan dağlara kadar
Sırası dil ağlamanın
Bolivyalı küçük asker
***
Ele mendil yaraşmaş şimdi
Ele tırpan yaraşır
Ele mendil yaraşmaz şimdi
Ele tırpan yaraşır
***
Bolviyalı küçük asker bolviyalı küçük asker
Sırtında tüfeğin gidiyorsun
Bolviyalı küçük asker bolviyalı küçük asker
Sırtında tüfeğin gidiyorsun
***
Tüfeğin amerikan malı, tüfeğin amerikan malı
Tüfeğin amerikan malı, tüfeğin amerikan malı
***
Sinyor valentos ver diyo onu sana
Sinyor valentos ver diyo onu sana
Mister cansının parmağını
***
Sinyor valentos ver diyo onu sana
Sinyor valentos ver diyo onu sana
Mister cansının parmağını
***
Kardeşini vurman için
Kardeşini vurman için
Che guevarayı vurman için
Che guevarayı vurman için
***
Che guevarayı vurman için
Che guevarayı vurman için
Che guevarayı vurman için
Che guevarayı vurman için
-
El pueblo unido jamás será vencido
El pueblo unido jamás será vencido
El pueblo unido jamás será vencido
***
De pie cantar
Que vamos va a triunfar
Avanzan ya
Banderas de unidad
Y tú vendrás
Marchando junto a mí
Y así verás
Tu canto y tu bandera
Florecer la luz
De un rojo amanecer
Anuncian ya
La vida que vendrá
***
De pie luchar
Que el pueblo va a triunfar
Será mejor
La vida que vendrá
A conquistar
Nuestra felicidad
Y en un clamor
Mil voces de combate
Se alzarán, dirán
Canción de libertad
Con decisión
La patria vencerá
***
Y ahora el pueblo
Que se alza en la lucha
Con voz de gigante
Gritando: "¡adelante!"
El pueblo unido jamás será vencido
El pueblo unido jamás será vencido
***
La patria está
Forjando la unidad
De norte a sur
Se movilizará
Desde el salar
Ardiente y mineral
Al bosque austral
Unidos en la lucha
Y el trabajo irán
La patria cubrirán
Su paso ya
Anuncia el porvenir
***
De pie, cantar
El pueblo va a triunfar
Millones ya
Imponen la verdad
De acero son
Ardiente batallón
Sus manos van
Llevando la justicia y la razón
Mujer
Con fuego y con valor
Ya estás aquí
Junto al trabajador
***
Y ahora el pueblo
Que se alza en la lucha
Con voz de gigante
Gritando: "¡adelante!"
El pueblo unido jamás será vencido
El pueblo unido jamás será vencido
El pueblo unido jamás será vencido (Lara-lara-lara)
El pueblo unido jamás será vencido (Lara-lara-lara)
El pueblo unido jamás será vencido (Lara-lara-lara)
El pueblo unido jamás será vencido (Lara-lara-lara)
-
bir sabah erkenden yoldaşlar bella çav bella çav bella çav çav çav
bir zafer sabahı erkenden karşılaştık düşmanla
***
alın beni de yoldaşlarım bella çav bella çav bella çav çav çav
alın beni de yanınıza duyuyorum ölümü
***
eğer ölürsem yoldaşlarım bella çav bella çav bella çav çav çav
sıradan bir partizan gibi beni o son uykumda
***
kızıl çiçek gölgesine bella çav bella çav bella çav çav çav
zaferin kızıl karanfiline yaklaştırın benide
***
geçsin tüm insanlar yanımdan bella çav bella çav bella çav çav çav
özgür dağlarında yurdumun görsünler karanfili
***
bu kızıl karanfil desinler elveda yoldaşlarım elveda
bir partizan yoldaşındı özgürlüğün anısı