Her çocuk bir bilim insanı ya da felsefeci gibidir aslında. Dünyaya ve olaylara bakma biçimleri, zamanı ve mekânı doğal gerçeklikten uzakta kavrayış tarzları ve olan biteni anlamak için sordukları sorularla, bir merak çemberinin içindedirler. Çocuğu çocuk yapan şey de tam olarak budur: Yani henüz gerçekliğin ipine sarılmamış, saf hayalden müteşekkil olması. Bir bilim insanı veya felsefecinin ihtiyaç duyduğu şey de, bu çocukluktur. Ya da çocukluğunu kaybetmemiş kişiler belki de felsefeci, sanatçı ya da bilim insanı oluyor da olabilirler.