Seccaden kumlardı...
…
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı!
***
Mescit mü'min, minber mü'min...
Taşardı kubbelerden Tekbîr,
Dolardı kubbelere "amin!"
***
Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen duâlardı...
Geceler, ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!
****
Kapına gelenler, yâ Muhammed,
- Uzaktan, yakından -
Mü'min döndüler kapından!
***
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada azîz ümmet,
Muhammed ümmetiydi.
***
Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"Hû hû" lara karışsın
Âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha'lar, Yâsin'ler!
***
Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?
***
Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed;
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü’minlerin vardı...
Ve birgün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halîme'nin kucağında
Abdullah'ın yetimi,
Âmine'nin emaneti ağlardı!
Hadîce'nin koncası,
Âişe'nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği,
Göklerin resûlüydün...
Elçi geldin, elçiler gönderdin...
Ruhunu Allah'a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke'de bunalırsan
Medine'ye göçerdin.
***
Biz dünyadan nereye
Göçelim, yâ Muhammed?
Yeryüzünde riya, inkâr, hiyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
(Ebû Leheb öldü). diyorlar:
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
***
Neler duydu şu dünyada
Mevlid'ine hayran kulaklarımız:
Ne adlar ezberledi, ey Nebî,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kâ’be'ne siyahlar
Yakışmamıştır, yâ Muhammed,
Bugünkü kadar!
Haset, gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı’nda derebeyi...
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği...
İyiliğin türbesine
Türbedar oldu iyi!
***
Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına.
İyilikler getir, güzellikler getir
Âdem oğullarına!
***
Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi, Tâif'tir, kimi Hayber'dir...
Fethedemedik, yâ Muhammed,
Senelerdir!
***
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi...
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!
***
Bayram yaptı yabanlar:
Semâve'yi boşaltıp
Sâve'yi dolduranlar...
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar...
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman'lar!
***
Gözleri perdeliyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı...
Yere dökülmeyecekti, ey Nebî
Yabanların gözünde kalacaktı!
***
Konsun, yine, pervazlara
Güvercinler;
(Hû hû) lara karışsın
Âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha'lar, Yâsin'ler!
***
Ne oldu, ey bulut,
Gölgelediğin başlar?
Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar?
***
Uçsuz bucaksız çöllerde,
Yine, izler gelenlerin,
Yollar gideceklerindir.
***
Şu Tekbîr getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir...
Örümcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi...
Hakkı göremiyen
Gözlerdeydi!
***
Şu kutu, cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuva -ki bilinmez,
Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu?-
Kuşlarını, bir sabah,
Medine'ye uçurdu mu?
***
Ey Abva'da yatan ölü
Bahçende açtı dünyânın
En güzel gülü;
Hatıran, uyusun çöllerin
Ilık kumlarıyla örtülü!
***
Dinleyene hâlâ,
Çöller ses verir:
"Yâleyl!" susar,
Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhud,
Kaside söyler Bedir.
Sen de, bir hac günü,
Başta Muhammed, yanında Ebûbekir;
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü
Destan yap, ey şehir!
***
Ebûbekir'de nûr, Osman'da nurlar...
Kureyş uluları karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
Alî'nin önünde kapılar açılır,
Ali'nin önünde eğilir surlar.
Bedir'de, Uhud'de, Hayber'de
Hak'kın yiğitleri, şehîd olurlar...
Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı;
Yerde kalmazdı ruh... kanadlıydı.
***
Konsun, yine pervazlara
Güvercinler;
(Hû hû)"lara karışsın
Âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha'lar, Yâsin'ler!
***
Vicdanlar, sakat çıkmadan,
Yâ Muhammed, yarına;
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Âdem oğullarına!
***
Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itrî, bestelesin Tekbîr'ini;
Evliyâ, okusun Kur'an'lar!
Ve Kur'an'ı göznûruyla çoğaltsın
Kayışzade Osman’lar!
***
Na'tini Gaalip yazsın,Mevlid'ini Süleyman'lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan'lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
Gel, ey Muhammed, bahardır...
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır!..
Hacdan döner gibi gel;
Mi'rac'tan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
***
Bulutlar kanad, rüzgâr kanad;
Hızır kanad, Cibrîl kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşî sustuysa
Ezanlarını Dâvûd okusun!
***
Konsun yine, pervazlara
Güvercinler;
(Hû hû) lara karışsın
Âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha'lar, Yâsin'ler!